25 Aralık 2012 Salı

Geldik gidiyoruz.

   Daha geldiğimiz ilk günü dün gibi hatırlıyorum lan. Bin bir zahmetle Viyana'dan Bratislava'ya gelişimizi,   otobüste bagaj başına 1 euro ödememiz gerektiğini duyan ve 2 bagajı olan Başak'ın tepkisini...
  Otobüste tanıştığımız Türk abinin Bratislava'ya iner inmez sevgilisini görünce bizi unutup gitmesini, bizim göt gibi kalıp otobüs saatlerini bulmaya çalışmamızı...
   Trnava'ya inince yurda yürümeyle 10 dk mesafede olmamıza rağmen taksiyle gitmeye çalışıp taksiciye kendimizi anlatamamamızı... Tarzancaya başvurup yine de sonuç alamayışımı, yoldan geçenlerden medet umup kimsenin İngilizce bilmediğine kanaat getirişimizi, sonunda yurda ulaşma konusunda tüm umutlarımız tükenince bankta yatmayı düşünmemi...
Tam o sırada yoldan geçen ve Polonyalı Erasmus öğrencisi olan kurtarıcımız Ola sayesinde zar zor yurda gelişimizi... Hatta sürekli devrilen valizime inat karizmayı ayakta tutmaya çalışmamı...
 Yurda gelince Bartek ve Agnieska'nın da valizlerimize el atıp Polonya'ya karşı sempati kazanmamıza sebep olmalarını...
    Hatta yatakların baza olmasını hiç düşünmeden her gün resepsiyondaki yaşlı ve İngilizcesi olmayan amcanın yanına gidip yastık-yorgan istememizi (tabi amcanın anlamayışını), kaç gün öyle yastıksız yorgansız yattıktan sonra temizlikçi teyzelerin yatağın altındaki bazayı acıp yorganları göstermesini.. O an ki mal durumumuzu. (Onca gün yorganlar altımızda yatmış.) Mal gibi hissetmedim desem yalan olur.
  İlk geldiğimizde alışveriş yapmaya gidip eli boş dönmemizi, her şeyi Türk Lirasına çevirdiğimizden hiç bir şey satın alamamamızı,sıvı yağın içinde bile domuz yağı olabileceğini düşünmemizi... Hepsini dün gibi hatırlıyorum. Ama şuan çok açım düşünemiyorum.
                                   NEYSE GÜZELDİ İŞTE.

24 Aralık 2012 Pazartesi

Sınav yapacaz dediler damarıma bastılar.

    Herkese merhaba!!! Uzun zamandır yazamıyorum. Meşgul müyüm? Hayır tabii ki. Nedenini ben de bilmiyorum.
  Sınavlarımızı erkenden olduk eve gidebilmek için, sınav dediysek sunum yaptık işte. Tüm hocalar bir odaya toplandı falan.Bizde bir stres hali tabi napsak nasıl atlatsak falan. Bir şoklar bir şoklar.
     Her dersten ayrı sunum yapmak kadar zoru yok arkadaşım.
     Konular genelde işlediğimiz derslerin Türkiye deki işleyişini anlatmak adınaydı. Hocalar da bir meraklı bir meraklı, habire soru sormalar , sıkıştırmaya çalışmalar...Bir ara şunu yapmak istedim.

   Başak'a Cumhuriyet Türkler için ne ifade ediyor diye sordu biri. Gel de bunu İngilizce açıkla! Ben çocuk yoksulluğu başlığını anlatırken Kürt olaylarına da değinmeden durmadılar. Hey yarabbim! Hatta biri de AB ye girmeli misiniz, neden? dedi. Türkçe olsa çemkirirdim ama neyse dedim siğneme gömdüm.
    Notlara gelecek olursak 2 tane A,4 tane B ve 1 tane de C aldım. Bunlarda 5 tane geçer not var zaten A,B,C,D,E   Şu anda bir dersimiz kaldı ondan da Test olacağız, Slovakça!
   Sunum olayını bitirince ertesi günki kutlamaya çağırdı bizi hocalar, bir heves gittik.Meğersem sadece hocalar arasındaymış, tek öğrenci bizmişiz aralarında. Haliyle önce kasıldık.
       Bir sürü hazırlık yapmışlar kurabiyeler,şaraplar ve bir ton adını dahi bilmediğimiz aparatifler. Başta çekindik tabi yiyemedik. Sonra yüzsüzleştik hepsinin tadına baktık.
  Tam doymaya başladım ki Profesör Pupala'nın sözleriyle şoka girdim. Nerdeyse hepsi domuz yağı bulunduruyormuş. Eyvahlar olsun yedik  domuzu.
    Rahatlıkta sınır tanımayan bir üniversiteye düştük sanırım. Hocalar binanın içinde banyo terliğiyle geziyorlar, odalarını depo niyetine kullanıp kolilerle dolduruyorlar hatta bir derste hoca halıflekse oturup öğretmenler odasında ders anlattı bize. En önemlisi öğrencilerine şarap ikram ediyorlar! Bizim orda olsa olay çıkar. Değil hocalarla karşılıklı kadeh tokuşturmak lafını bile edemezsin.
   Yediğimiz domuzcuklara rağmen akşam güzel bitti. Bu da son anımız :)

9 Aralık 2012 Pazar

İşler, güçler.

   Slovakya Slovakya... Tam alıştım derken 1 ay sonra gidiyorum. Aslında Şubat'a kadar uzatabilirdik ama polis yamuk yaptı.Yeşil pasaport ya da vize ile 3 aydan fazla burda kalmak istiyosanız oturum almak zorundasınız. Tamam dedik alalım. Onun için bir de 120 euro verdik sağlık sigortasına. Demesinler mi gidin sağlık raporu alın hastaneden. Hastanede 136 euro istemesin mi bizden rapor için.
   Tüm bunlar Avrupa Birliği ülkesi olmadığımız için üstelik! Dedik tamam o zamaaaaaaaaaaaaaan. Bize 3 ay da yeter. Bunun için sınavlarımızı öne çekmeye çalışıyoruz. Fakat bizim yeşil pasaporta göre 7 Ocak son günümüz. Buranın Noel tatili de 21 Aralık'tan 8 Ocak'a kadar sürüyor. Yani Aralıkta sınav olmalıyız. Ayarlamaya çalışıyoruz. Ayrıca İngilizce'den kalmıştık ya. Canım hocamız Pupala bize kredi verecek. Yırttık o işten de.
İngilizceciye burdan selamlar! 
      Biz tam ortama alıştık derken, herkes Noelde evine gidecek onlar döndüğünde de biz gitmiş olacağız falan. O çok kötü oldu işte. Mesela bugün Cristina bizimle vedalaşmaya geldi İspanya'ya dönüyormuş. Kötü oldum lan. Özlerim ben onu pek de tatlıydı.


       Tam gezilecek zamanda yattık şimdi kar yağdı her yer buz, gezmeye çalışıyoruz. Halimiz içler acısı. Dersler desen bastırmış durumda . Tüm hocalar bir odaya toplanacakmışta her hoca için ayrı sunum hazırlayacakmışız da.. Bir de hepsi yaratıcılık gerektiriyor. Sormayın...Bir de beğenmedi bi tanesi, haspam.

       Dip not: Gördüğünüz güneş,bildiğiniz güneş değil. Görüntü var sadece.